AK PARTİ'DEN ÖNCE NELER YOKTU? İŞTE CEVABI!

24.3.2022

AK PARTİ'DEN ÖNCE NELER YOKTU? İŞTE CEVABI!

Genel Başkan Yardımcımız Şerafettin Kılıç ekonomik gündeme dair yaptığı basın açıklamasında önemli değerlendirmelerde bulundu.

"Değerli basın mensupları, ekranlarından bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımız; hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum.

Basın toplantımız nedeniyle sizlerle bir araya geldik.

Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan eminim hiçbirimiz memnun değiliz. Çünkü iktidar, insanları derin bir çaresizliğe ve umutsuzluğa sürükleyen ekonomik krize çözüm üretemiyor. Ülke olarak içinde bulunduğumuz bu dar boğazdan kurtulmamız için yarına ilişkin yeni bir ümit oluşturamıyor. Hukuk, şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi temel ölçütler açısından da ülkeyi akıbeti belirsiz bir geleceğe doğru sürüklüyor.

Altüst olmuş bir ekonomi, döviz cenderesi ve enflasyon canavarı, toplumun büyük çoğunluğunu tehdidi altında tutuyor. İyice zıvanadan çıkmış bulunan fahiş zamlar, halkı tüketmiş durumda. İnsanlarımız ne yapacağını şaşırmış bir halde ayakta durmaya ve yaşamaya çalışıyor.

Milli paramız yanlış ekonomi politikalarının bir sonucu olarak hızla değer yitirdi. 

Pazardan dahi tane ile alışveriş dönemi başlarken, 200 liranın artık adı bile yok. En büyük banknotun alım gücü adeta dip yaptı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çanakkale Köprüsü’nün araç geçiş ücretini açıklarken nasıl bir tabir kullandı? ‘200 liracık’ dedi. Erdoğan'ın köprü geçiş ücreti için liracık diye küçümseyerek bahsettiği rakam, Türk Lirası'nın en yüksek banknotu olan 200 TL. Milli paramızda yaşanan kayıp nasıl bir kayıptır ki, artık en büyük banknot bile –cık’lı eklerle ifade ediliyor.

200 lira 2009 yılında tedavüle girdiğinde dolar kuru 1,6 liraydı ve bu parayla 125 dolar alınabiliyordu. Bugün ise 13 dolar alınıyor. Yine 200 lira ile 4,8 gram altın alınabiliyordu. Bugün ise bir gram altın 920 lira. Milli paramızdaki değer kaybı dehşetini görebiliyor musunuz?

Zaten devlet kademesinin en üst mevkiinden gelen ‘liracık’ nitelemesi, Türk Lirası'nın değer kaybının bir itirafı değil mi?

Değerli Arkadaşlar

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin yatırımcılara yönelik sözlerine gelecek olursak: Yatırımcının istediği düzenlemeyi yapacaklarını söyledi. Bürokrasiyi alaşağı etmekten, mevzuatı değiştirmekten bahsetti biliyorsunuz. Dilimize deyim olarak yerleşen bir ifade, tam da Bakan Nebati için söylenmiş sanki: "Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler". Ne demek? Kendini överken aslında yanlış ve olumsuz özelliklerini de ortaya dökerek pot kırmak demek. Güya yatırımcıları ikna etmeye çalışan Nebati aslında ne söylüyor? Bizde hukuki güvence yok. Bizde maliye politikası yok. Duruma göre şekil alırız diyor. Sizin bu hukuk tanımaz tavrınızdan sonra yatırımcı gelir mi? Kanunlara göre değil, bir kişiye göre hareket ettiğinizi söylerseniz Türkiye’ye yatırım yapar mı? Daha çok ürkmez mi?

Yine birkaç gün önce Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin kullandığı bir başka ifade: “Türkiye ekonomisini kurtardık elhamdülillah” dedi. Ülke ekonomisini kurtarmışlar! Dikkatinizi çekerim, bakın bu ekonominin kurtarılmış hali!

Biz de soruyoruz: Peki, ekonominin bundan haberi var mı?

Esas önemli olan da ekonomiyi kim batırmıştı ki kurtardı? Demek ki Türkiye ekonomisi birileri tarafından kurtarılmaya muhtaç bir duruma düşürüldü. Peki, bugün kurtarılmaya muhtaç bir duruma gelen ülke ekonomisinin başında yıllardır kim var? 20 yıldır iktidarda ve ekonomi yönetiminde kim bulunuyor? Hiç kuşkusuz Sayın Bakan tarafından yapılan bu açıklama, iktidarın ekonomiyi kurtarılmaya muhtaç duruma düşürdüğünü itiraf etmek anlamına geliyor.

İktidar kanadının birbirinden ilginç ve trajikomik açıklamalarının ardı arkası kesilmiyor. Bildiğiniz gibi yakın zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Biz iktidara geldiğimiz zaman normal ambulans yoktu" sözlerini işittik hep birlikte. Evet, sizden önce ambulans yoktu, hastalar taş devri arabası ile taşınıyordu.  

Cumhurbaşkanının 'Ak Parti'den önce yoktu’ listesi var biliyorsunuz. Uzadıkça uzuyor. Son olarak ambulans da eklendi. Daha önce ise, Ak Parti'den önce vatandaşların hayatında elektrik olmadığını, tomografi   cihazı olmadığını, otomobil olmadığını, hatta ve hatta buzdolabı, fırın, çamaşır makinesi bile olmadığını iddia etmişti. 

Bu söylemlerin hepsini topladığımızda, 20 yıl önce bizim millet olarak mağaralarda yaşadığımız ve mızrakla avlanarak beslendiğimiz ortaya çıkıyor.

Cumhurbaşkanının 'Ak Parti'den önce yoktu listesi'ne biz de katkıda bulunalım:

  • İcra dairelerindeki dosya sayısında patlama yoktu
  • İşlenen tarımsal alanlarda böyle bir azalma yoktu
  • 450 milyar dolar dış borcumuz yoktu
  • Müteahhitlere on yıllar boyu ödemek zorunda olduğumuz hazine garantili ödemelerimiz yoktu
  • Geçmediği köprüler ve kullanmadığı yollar yüzünden vatandaşının sırtına yüklenen yüzlerce milyar dolarlık borç yoktu
  • Yağ, ekmek ve akaryakıt kuyruklarının haykırdığı bir yokluk yoktu
  • Bakanların bile iş yapamaz hale geldiği, Meclis'in işlevinin ortadan kalktığı bir sistem yoktu
  • Ama en önemlisi, tek parti yönetimini, tek adam anlayışını eleştirerek iktidara gelenlerin ülkeyi tek adam yönetimine mahkûm etmesi yoktu
  • Her türlü hayati kararın tek bir kişinin iki dudağı arasında olduğu bir düzen yoktu

Türkiye Ak Parti iktidarı sayesinde işte bu ‘yok’ları gördü, yaşadı, yaşıyor.

Böyle bir devlet, insanı yaşatan bir devlet olabilir mi? Böyle bir yönetim, topluma refah sağlayan bir gelecek kurabilir mi?

İnsanca yaşam herkesin ortak talebi. Ve biz Saadet Partisi olarak, Hakkı üstün tutan bir yönetim anlayışı ile bunu sağlamaya hazırız.

Hayatta kalmayı bile mücadele haline getiren bu yoksulluk düzenini değiştireceğiz. Bütün kaynaklarımızı üretime ve istihdama yönlendireceğiz. Gelir dağılımında adaleti sağlayacağız. Yolsuzluğa, israfa, yanlış yatırım politikalarına son vereceğiz.

Bu duygu ve düşüncelerle basın toplantımıza gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyor, hayırlı günler diliyorum."